Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın Vizyon 2030 reformları kapsamında Suudi Arabistan, belirli turistik bölgelerde alkol satışına izin vererek 73 yıllık yasağı kısmen sona erdiriyor. Uygulamanın, ülkenin küresel etkinliklere ev sahipliği hedeflerini desteklemesi bekleniyor.
Suudi Arabistan, ekonomik çeşitlenme ve uluslararası açılım politikalarının bir parçası olarak radikal bir adım atmaya hazırlanıyor. Ülke, 1950’lerden bu yana yürürlükte olan alkol yasağını 2026 itibarıyla belirli koşullarda esneterek, kontrollü alanlarda satışa izin verecek yeni bir düzenlemeyi hayata geçirecek.
Suudi basınında yer alan haberlere göre, söz konusu düzenleme yalnızca özel ruhsatlı mekânlarda ve turistik amaçlı bölgelerde geçerli olacak. Alkol içeriği yüzde 20’yi geçmeyen içecekler, diplomatik temsilcilikler, 5 yıldızlı oteller, yabancıların yaşadığı konut alanları ve Neom ile Sindalah gibi yeni turizm destinasyonlarında satılabilecek.
KÜRESEL ETKİNLİKLERE HAZIRLIK
Dünya Gazetesi'nin haberine göre, 2026’da yürürlüğe girmesi beklenen uygulama, Suudi Arabistan’ın 2030 Dünya Fuarı ve 2034 FIFA Dünya Kupası gibi büyük organizasyonlara ev sahipliği yapma hedefiyle örtüşüyor. Yetkililer, bu adımın ülkeyi uluslararası ziyaretçilere daha cazip kılacağını ve küresel turizm piyasasında rekabet avantajı yaratacağını vurguluyor.
DENETİMLİ VE KISITLI UYGULAMA
Alkol satışının, sıkı yasal denetim ve lisans sistemiyle yürütülmesi planlanıyor. Uygulama, yalnızca yabancılara hizmet veren tesislerde geçerli olacak ve İslami değerlerle uyumlu şekilde yürütülecek. Suudi yetkililer, sistemin yerel hassasiyetleri gözeterek oluşturulduğunu ve toplumsal dengeleri koruyacak şekilde uygulamaya geçirileceğini belirtiyor.
YATIRIM VE TURİZM GELİRLERİNDE ARTIŞ BEKLENİYOR
Kararın, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn gibi bölge ülkelerinde turizm alanında sağlanan başarı örneklerinden ilham aldığı ifade ediliyor. Uzmanlar, alkol yasağının kısmen kaldırılmasının Suudi Arabistan’a yönelik doğrudan yabancı yatırımın artmasına, turizm gelirlerinin yükselmesine ve ülkenin küresel entegrasyon sürecinin hızlanmasına katkı sağlayacağını öngörüyor.
