Türk sinemasının önemli isimlerinden yönetmen Ali Özgentürk, 79 yaşında yaşamını yitirdi. “Hazal”, “At” ve “Bekçi” gibi filmleriyle hafızalara kazınan Özgentürk, toplumsal gerçeklikleri beyaz perdeye taşıyarak Türk sinemasına katkıda bulundu.
Türk sinemasının önemli yönetmenlerinden Ali Özgentürk, 79 yaşında yaşamını yitirdi. Acı haberi, gazeteci ve belgeselci kardeşi Nebil Özgentürk sosyal medya hesabından duyurdu.
‘SEVGİ EMEKTİR’ SÖZÜNÜ BIRAKTI
Nebil Özgentürk, paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
“Abim... Sinema yönetmeni Ali Özgentürk’ü kaybettik. Gençliğinde tiyatrocu, 50 yıldır da sinemacıydı. Simay ve Dünya'nın babasıydı… Başta, Hazal’ın, At’ın, toplamda 15 filmin yönetmeniydi. Selvi Boylum Al Yazmalım filminin de senaryo yazarıydı… Finalinde hayata ‘sevgi emektir’ diye söz bırakan Selvi Boylum’un. Çocukluğuma, ilk gençliğime ve meslek zamanlarıma fazlasıyla yön verdi, emek verdi… Çok üzgünüm.”
TOPLUMSAL GERÇEKÇİ SİNEMANIN ÖNCÜLERİNDENDİ
1945 yılında Adana’da doğan Ali Özgentürk, sanat hayatına tiyatroyla başladı. Daha sonra sinemaya yönelerek senaryo yazarlığı ve yönetmenlik yaptı. Özellikle 1980’li yıllarda çektiği filmlerle Türk sinemasında özgün bir yer edindi.
İlk uzun metraj filmi “Hazal” (1979) ile yurtiçi ve yurtdışında birçok ödül kazanan Özgentürk, ardından gelen “At” (1982) ve “Bekçi” (1985) gibi filmleriyle sosyal gerçekçiliğin güçlü örneklerini sundu. Göç, yoksulluk, sınıfsal eşitsizlik ve insan hakları gibi meseleleri derinlikli bir anlatımla beyazperdeye taşıdı.
YEŞİLÇAM’DAN KOPUŞUN TEMSİLCİSİ
Ali Özgentürk, Yeşilçam sinemasının son döneminde yetişmiş ancak onun melodramatik kalıplarının dışına çıkarak 1980 sonrası Türk sinemasında yeni bir anlatım dili geliştirmiş yönetmenler arasında yer aldı. Hem biçim hem de içerik açısından sinemada yenilikçi adımlar attı.
“Selvi Boylum Al Yazmalım” filminin senaristlerinden biri olan Özgentürk, bu kült filmle de geniş kitlelere ulaştı. “Su da Yanar”, “Balalayka” gibi daha sonraki filmlerinde de toplumsal meseleleri işlemeyi sürdürdü.
Ali Özgentürk, sadece sinema üretimiyle değil, Türkiye’nin değişen politik ve kültürel iklimine verdiği sanatçıca yanıtlarla da hafızalarda yer edindi.