PKK’nın iktidardan Öcalan beklentisi
PKK’nın 5-7 Mayıs tarihlerinde iki ayrı yerde yaptığı bildirilen fesih kongresinden sonra yayınlanan bildirge de açıklandı.
Fırat Haber Ajansı'nda (ANF) yer alan habere göre bildirgede, "PKK 12. Kongresi, pratikleşme süreci Önder APO tarafından yönetilmek ve yürütülmek üzere PKK’nin örgütsel yapısının feshedilmesi ve silahlı mücadele yöntemini sonlandırması kararlarını alarak PKK adıyla yürütülen çalışmaları sonlandırdı" ifadelerine yer verildi.
Bildirgede PKK'nın kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasasından alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı ortaya çıktığı savunularak "Doğuşunda reel sosyalizmin etkilerini yaşadığı ve ulusların kendi kaderini tayin hakkı ilkesini benimsediği" belirtildi.
“PKK'nın katı Kürt inkarının, buna dayalı imha siyasetinin, soykırım ve asimilasyon politikalarının egemen olduğu koşullarda şekillendiği ifade edilen bildirgede Öcalan'ın Kürt-Türk ilişkilerinin sorunsallaştığı Lozan Antlaşmasının ve 1924 Anayasasının öncesini referans alarak, Ortak Vatan ve Kürt-Türk halklarının kurucu öğe olduğu Demokratik Türkiye Cumhuriyeti perspektifini ve Demokratik Ulus anlayışını Kürt sorununun çözüm çerçevesi olarak benimsediği” kaydedildi.
PKK'nın kongre kararlarına ilişkin bildirgesinde şöyle devam edildi:
"Cumhuriyet tarihi boyunca gerçekleşen Kürt isyanları, 1000 yıllık tarihi Kürt-Türk ilişki diyalektiği ve 52 yıllık Önderlik mücadelesi Kürt sorununun ancak Ortak Vatan ve Eşit Yurttaşlık temelinde çözülmesinin kazandıracağını göstermiştir. 3. Dünya Savaşı kapsamında Ortadoğu’da yaşanan güncel gelişmeler de Kürt-Türk ilişkilerini yeniden düzenlemeyi kaçınılmaz kılmaktadır. (...)
“PKK’yi feshetme ve silahlı mücadele yöntemini sonlandırma kararını, halkımızın herkesten daha iyi anlayacağına, demokratik toplum inşası temelinde demokratik mücadele döneminin görevlerine sahip çıkacağına inancımız tamdır. Halkımızın kadınlar ve gençler öncülüğünde, yaşamın her alanında öz örgütlerini oluşturması, dilleri, kimlikleri ve kültürleriyle kendine yeterli olma temelinde örgütlenmesi, saldırılar karşısında kendini savunur hale gelmesi ve seferberlik ruhuyla komünal demokratik toplumu inşa etmesi hayati önemdedir. Bu temelde Kürt siyasi partilerinin, demokratik örgütlerinin, kanaat önderlerinin Kürt demokrasisini geliştirme ve Kürt demokratik uluslaşmasını sağlama yönündeki sorumluluklarını yerine getireceklerine inanıyoruz. (...)
“Kongremizin aldığı PKK’nin fesih ve silahlı mücadele yöntemini sonlandırma kararı kalıcı barışa ve demokratik çözüme güçlü bir zemin sunmaktadır. Söz konusu kararların uygulanması Önder Apo'nun süreci yürütüp yönlendirmesini, demokratik siyaset hakkının tanınmasını ve sağlam bütünlüklü bir hukuki güvenceyi gerektirir. Bu aşamada Türkiye Büyük Millet Meclisinin tarihi sorumlulukla rolünü oynaması önemli olmaktadır. Aynı şekilde hükümet ve ana muhalefet partisi başta olmak üzere mecliste temsili bulunan tüm siyasi partileri, sivil toplum örgütlerini, din ve inanç topluluklarını, demokratik basın kuruluşlarını, kanaat önderlerini, aydınları, akademisyenleri, sanatçıları, işçi-emekçi sendikalarını, kadın-gençlik örgütlerini, ekolojist hareketleri sorumluluk altına girerek barış ve demokratik toplum sürecine katılmaya çağırıyoruz.
“Türkiye’nin sol-sosyalist güçleri, devrimci yapı, örgüt ve şahsiyetlerinin Barış ve Demokratik Toplum sürecini sahiplenmeleri ile halkların, kadınların ve ezilenlerin mücadelesi yeni bir düzey kazanacaktır. Bu, son sözleri ‘Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının Kardeşliği ve Tam Bağımsız Türkiye!’ olan büyük devrimcilerin amaçlarını başarmak anlamına gelecektir.
“Uluslararası güçleri halkımıza yönelik yürütülen yüzyıllık soykırım politikalarındaki sorumluluklarını görerek demokratik çözüme engel olmamaya ve sürece yapıcı katkılarını sunmaya davet ediyoruz."
Bazı kayıtlar
Bildirgenin özeti böyle. Daha sonra geniş değerlendirmeler yapmak üzere şunların altını çizmek istiyorum:
1.PKK kendi çıkışını meşrulaştırıyor ve fesih kararı verirken yenilgi de özür de ifade etmiyor. Açıklamada Öcalan’ın 2013’ten beri seslendirdiği “Silahlı mücadele yöntemi geçersiz” cümlesi bile yok.
2.Bundan sonraki sürecin Öcalan’ın önderliğinde yürümesi talebi dile getiriliyor. Bu da, PKK’ya göre, “Önder Apo'nun süreci yürütüp yönlendirmesini, demokratik siyaset hakkının tanınmasını ve sağlam bütünlüklü bir hukuki güvenceyi gerektirir.” Nedir bütün bunlar ve nasıl gerçekleşecek, süreç içinde sözler verildi mi, önümüzdeki dönemde bunları konuşacağız.
3.PKK bildirgesinde ayrıca demokratikleşme sürecinde Hükümete, Parlamentoya, muhalefet partilerine görev düştüğü ifade ediliyor.
4.Bildirge, Öcalan referansıyla, Lozan’ı dışlıyor, Lozan öncesinden gelen bir paradigmaya işaret ediyor. Buna göre, önümüzdeki süreçte en çok “Eşit vatandaşlık” çerçevesi tartışılacak demektir.
5.Mehmet Uçum, bildirgeden sonra yaptığı açıklamada “Demokrasi ve hukuk alanında kapsamlı reformlar yapılacak” ifadesini kullandı. Nasıl bir çerçeveden söz ediliyor, onu anlayacağız ileriki günlerde.
6.İktidar cenahı, gelinen noktada toplumu “Terörsüz Türkiye” heyecanı ile motive etmeye çalışıyor. Ancak toplumda, çok uzun zamandan beri ve özellikle 18-19 Mart’tan sonra iktidarın Yargı’yı muhaliflere karşı sopa gibi kullandığı kanaati hakim. Bir yanda Öcalan’ın itibar gördüğü bir süreç, diğer yanda cezaevinde her görüşten muhalif siyasetçi – üniversite ya da lise öğrencisi ve gazeteci…
7. PKK kendini feshetti ama Kürt halkına da bir “mücadele alanı” işaretliyor. Belli ki siyaset alanında bulunacak. Acaba nasıl ete kemiğe bürünecek, onu da göreceğiz ileriki günlerde…
8. Askerlerimizin, Kürt gençlerinin dağda ölmemesi iyi… Analarımızın artık ağlamaması iyi. Memleketin her yerinin barışı – huzuru soluması iyi…
9.Bence günün en ilginç olayı Bahçeli’nin aynı paragraf içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile “PKK’nın kurucu önderi” tanımlamasıyla “Abdullah Öcalan’a şükranlarını sunması”dır.














