Siyaset 12 Mayıs sonrasına hazır mı?

12 Mayıs’ta PKK’nın silah bırakma açıklaması bir terör örgütünün şiddete dayalı mücadeleye son vermesi anlamında çok önemli. Fesih kararının Türkiye’nin güvenlik yapılanması, bölgedeki askeri konuşlanmaları ve gelecek planlamaları için yapısal etkileri olacaktır.

Elbette bunları konuşmak için henüz erken. Tarihi bir eşik geçilmiş olsa da muhatap bir terör örgütü olduğunda örgütün geçmişi, kontrol ettiği ekonomi, üyelerinin karmaşık sosyolojisi ve gelecek endişeleri bağlamında sürecin bundan sonra da hassas bir itina istediği vakıa. Özellikle güvenlik anlamında Türkiye’nin PKK’nın gerçekten bittiğine dair net bir kabulle hareket etmesi için sahada kesin bir dönüşümün gözlenmesi gerekiyor. Burada sabır ve itidal önem taşıyor.

Ancak siyasetin bu kadar beklemesine gerek yok.

Terör, 40 yıl içerisinde şizofren bir Türkiye ve hukuk sistemi üretti. Şiddetle mücadele için ülkenin doğusunda ayrı bir devlet pratiği uygulandı. Bu pratiğin akla gelen en kurumsal hali Temmuz 1987’de Doğu ve Güneydoğu’daki 8 ili kapsayan Olağanüstü Hal Bölge Valiliği. Tam 15 yıl boyunca 8 il resmi olarak farklı bir devlet pratiğine muhatap oldu.

Köy yakmalardan faili meçhullere kadar birçok karanlık sayfa o dönemlerde gerçekleşti. Olağanüstü Hal’in kalkmasını AK Parti iktidarı takip edince doğu ve güneydoğu illeri de ülkedeki demokratikleşmeden payını aldı. Ama hiçbir zaman ülkenin iki ucu birbirine eşit olmadı.

Uludere’de yaşananların Edirne sınırında gerçekleşmesi mümkün değildi. Terör her yanlışa bir kılıf olarak kullanılabiliyordu. Terör olmayınca bu tür büyük günahlar için kılıf da olmuyordu haliyle. “Terörle mücadele için mi” devlet hukuksuz uygulamalara başvurabiliyordu yoksa “nasıl olsa terör olduğu için mi” devlet ya da devlet adına birileri hukukun dışında rahat çıkıyordu derin tartışma.

Her iki durumda da sonuç bölge halkı için değişmedi. Güvenlik politikalarının PKK’yı mağlup etmesi, ne yazık ki bunun için yapılan her şeyi meşrulaştırmaya ya da temize çekmeye izin vermiyor.

AK Parti’nin 2016 sonrası döneminde de terörle mücadele, ikili bir hukuk ve siyaset düzeni inşa etti. İşin kötüsü terör gerekçesiyle sınırlanan devlet pratikleri ya da farklı hukuk düzenlemeleri o bölge ile sınırlı kalmadı. Terör gerekçesi ile üretilen pratikler ülkenin genel standardı haline geldi. Yani PKK tehdidi ve ona karşı inşa edilen güvenlikçi söylem sadece bir bölgeyi değil tüm ülkeyi aşağı çekti.

Bunun en açık örneği ise kayyım siyaseti. Doğu illerinde olduğu sürece kimsenin ses etmediği seçilmişlerin görevden alınması yerlerine merkezden atama yapılması bugün ülkenin en büyük metropolünde bile uygulanabiliyor.

Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da ifadesi ile bunun değişmesinin vakti geldi. Şimdiye kadar yapılan da doğru değildi ama artık bunun görünürdeki gerekçesi de ortadan kalkıyor.

PKK’nın silah bırakması ile her şeyden önce terör bağlamında ve Kürt meselesi özelinde demokratik adımların geleceğini öngörmek zor değil. PKK’ya katılmış, silahlı eğitim almış, uzun zaman PKK kamplarında kalmış ancak terör örgütü üyeliği dışında herhangi bir suça karışmamış kişilerin silah bırakma sonrası topluma nasıl entegre edileceği tartışılıyor.

Abdullah Öcalan’ın cezaevi şartlarının iyileştirilmesinden içerde olan DEM Partili siyasetçilerin serbest bırakılmasına kadar birçok başlığın tartışıldığı bir dönemde iktidar için seçmeli bir demokrasi uygulamasının alanı daralıyor.

Doğrudan PKK üyesi olanların entegrasyonu konuşulurken “Kent Uzlaşısı” gerekçe gösterilerek görevden alınan Esenyurt ve Şişli Belediye başkanlarının içerde kalmalarının zaten tartışmalı olan hukuki zemini daha da boşa düşmüş durumda. Başkanların tutukluğuna tam da bu sebeple yapılan itiraz reddedilse de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ifadesi ile “tek kanatlı kuş” ile mevcut uygulamanın çelişkisini taşımak iktidar için kolay olmayacak.

AK Partili sözcülerin “Bahçeli’nin çıkışları Erdoğan ile konuşulmadan yapılması imkânsız” söyleminin ve MHP’nin tekliflerine bağlam kazandırma çabalarının dışına çıkarak daha güçlü bir söylem üretebilmeleri gerekiyor. Bu yapılmadığı takdirde AK Parti’nin koalisyon ortağının ve kendi tabanının beklentilerinin gerisine düşme ihtimali çok yüksek.

YORUMLAR (11)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
11 Yorum