Birleşmiş Milletler’e bağlı bir komisyon, İsrail’in son işgal altındaki Filistin topraklarındaki kültürel ve dini mekanlara son iki yıldır kasıtlı olarak saldırdığını raporladı. Bu saldırılarının savaş suçu olduğu belirtilen raporda, bu suça delil olarak Gazze’deki Aziz Porphyrius Rum Ortodoks Kilisesi, Büyük Ömer Camii gibi tarihi mekanlar gösterildi.
Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı bir komisyonun yürüttüğü bağımsız bir araştırma, İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarındaki kültürel ve dini mekanlara yönelik saldırılarının savaş suçu ve insanlığa karşı bir suç olan imha suçu anlamına geldiğini yeni bir raporda ortaya koydu.
Doğu Kudüs’ü de kapsayan ‘İşgal Altındaki Filistin Toprakları’na ilişkin BM Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu, Gazze’deki ve İşgal Altındaki Filistin Toprakları’nın tamamındaki kültürel, dini ve eğitim alanlarına yönelik saldırı raporlarını araştırdı. Komisyon, İsrail’in “Gazze’nin eğitim sistemininin yanı sıra Gazze Şeridi’ndeki tüm dini ve kültürel alanların yarısından fazlasını yok ettiği” sonucuna vardı. Raporda, bazı eserlerin yok edildiği, kaldırıldığı veya yağmalandığı da vurgulanarak, listelendi.
Listede, dünyanın en eski üçüncü kilisesi olduğuna inanılan ve yerel Hristiyan ve Müslüman topluluklar için savaş sığınağı olarak da kullanılan Gazze’deki Aziz Porphyrius Rum Ortodoks Kilisesi; bir hava saldırısında yıkılan yedinci yüzyıla ait Büyük Ömer Camii (Gazze Ulu Camii), özel bir antika koleksiyonuna ev sahipliği yapan Gazze’nin ilk arkeoloji müzesi olan Al Mat’haf Müzesi’nin ele geçirilmesi, yağmalanması ve buldozerle yıkılması ve 13. yüzyıl Memlük dönemi yapısı Paşa Sarayı Müzesi’nin bombalanması, yağmalanması ve neredeyse tamamen yıkılması yer aldı. Adı geçen tarihi eserlere İsrail tarafından yapılan saldırıların Ekim ve Aralık 2023 arasında, patlayıcılar ve buldozerler kullanarak gerçekleştirildiği vurgulandı.
‘ZARAR VERECEKLERİNİ BİLE BİLE SALDIRDILAR’
Komisyon, İsrail güvenlik güçlerinin “Gazze’deki önemli kültürel alanların yerlerini ve önemini bilmeleri gerektiği” sonucuna varırken, İsrail askeri güçlerinin “din ve tarihi anıtlara adanmış binalara kasıtlı olarak saldırılar yöneltmek”, “somut ve doğrudan genel askeri avantajla karşılaştırıldığında aşırı olacak şekilde sivil nesnelere zarar vereceğini bilerek kasıtlı olarak saldırılar başlatmak”, “askeri zorunlulukla haklı çıkarılmayan mülkün kapsamlı bir şekilde tahrip edilmesi” ve “böyle bir yıkımı gerektiren bir haklı çıkar olmaksızın düşmanın mülkünün tahrip edilmesi” gibi savaş suçları işlediğini kaydetti.
