Görüşler

Ornette Coleman ve Jacques Derrida

Ornette Coleman  ve Jacques Derrida

Siyah Güç’ün militanlığından etkilenen özgür cazın gelişmesi, sivil haklar hareketinin yükseldiği altmışlı yılların başına denk gelir. Dönemin özellikleri ve koşullarının etkisiyle caz artık eğlence müziği olmaktan çıkmış ve radikal bir yaklaşım doğmuştu.

Cazın büyük ustalarından Ornetta Coleman’ın fikirleri ve stilleri devamlı akış halindeydi; müzikal kimliği sürekli gelişiyordu. Deneyciliği ve izleyiciye yenilikler sunmayı seviyordu. Cazın sınırlarını zorladı ve giderek aştı. Hiç sonu gelmeyen arayış içindeydi. LeRoi Jones (Müslüman olduktan sonraki adıyla Imam Amiri Baraka), Nat Hentoff başta olmak üzere dönemin önemli caz eleştirmenleri onun müziğini, cazdaki alışılmadık yaklaşımını, sanatsal vizyonunu destelediler.

1930’da Fort Worth, Teksas’da dogdu. Büyük Ekonomik Durgunluk dönemiydi. Yoksulluk içinde büyüdü; babası ahçıydı. On dört yanındayken annesi biriktirdiği bütün parasıyla kilise bandosuna katılması ve orada çalması için ona bir alto saksafon aldı; ama o kilise bandosu yerine blues ve caz topluluklarında çalmaya başladı. Fort Worth’un kırmızı ışıklar bölgesinde honky-tonk müzisyenlerine katıldı. Çok geçmeden tutkuyla bebop dinliyordu.1950’lerin ikinci yarısında genel kabul gören kuralları hiçe sayarak doğaçlamanın yeni yollarını araştırmaya koyuldu.

1950’lerin sonundan itibaren caz bütün toplumsal olayları dile getirdi, modern bir yaklaşım içinde ifade etti.Eglence müziği olmaktan çıktı, artık öyle algılanmadı. Düpedüz ciddi bir protesto müziği olarak kabul gördü. Özgür cazın gelişmesi de sivil haklar hareketinin yükseldiği ve kitleselleştiği altmışlı yılların başına denk gelir. Siyah Güç’ün militanlığından etkilenmişti. Dönemin özelliklerinin ve koşullarının etkisiyle caz artık eğlence müziği olmaktan kesinlikle çıkmış; yeni bir radikal yaklaşım doğmuştu. Bu heyecan ve çoşku verici atmosfer Ornetta Coleman’ın yüksek idealizmini ve müzikteki ideallerini besledi. Birçok siyah müzisyen gibi onun da müziğini etkiledi. Müziği geleneğin karşısında ve dışında radikal bir eğilim ve yaklaşım olarak ortaya çıktı. O dönemde Özgür Caz’a bağlanan Coleman caz müziğinin geleneksel sayılan hemen bütün özelliklerini reddediyordu. Geleneklerden kopuşu, sınırları zorlayışı ve aşma çabası, deneyciliği 1970’lerde uç noktaya erişti.

1959 baharında topluluğuyla birlikte ilk albümümü The Shape of Jazz to Come’ı kaydetmek için stüdyoya girdi. Atlantic Records’un yayınladığı albüm gerçekten cazda yeni bir yönü, gelecegin cazını gösteriyordu. Odaklanacağı tonal merkezlerin reddine doğru yol alıyordu. Yavaş yavaş bir çıkış noktası bulacaktı. Alto saksafonda Ornette Coleman, trompette Don Cherry, akustik basta Charlie Hayden ve davulda Billy Higgins Batı tonal müzik sistemine ve bu sistemin bellibaşlı yasalarına meydan okuyorlardı. Caz sınırları giderek zorluyordu.

Ornetta Coleman ve topluluğunun Free Jazz: A Collective Improvisation albümü New York’da kaydedildi.21 Aralık 1960’ta Atlantic Records tarafından satışa sunuldu.Bir önceki albümünden daha deneyci, daha yenilikçiydi.Albüme doğaçlama ve kendilindenlik hakimdi. Cazın geleceteki yönünü gösteriyor; yüksek estetik deger kazandırıyordu.Cazda yeni ve dinamik bir dönemi müjdeliyordu. Gelenekten tamamen kopuyor ve bambaşka bir caz sunuyordu.

Coleman’ın cazında önceden belirlenmiş olana yer yoktu. Sahnedeki performanslarında da Özgür Caza bağlılığı onun Batı’nın avangard müzigini temsil eden müzisyenlerle çok rahat diyalog kurmasını sağlıyordu. Özgür Caz yüksek enerjiyle çalınıyordu. Müzisyenler arasında tam bir uyum vardı. Karşılıklı etkileşim içindeydiler. Hem çalıyor hem birbirlerini dinliyorlardı. Önceden belirlenmemişlik esastı. Cool cazdan sonra ilk kez doğaçlama bu denli önem kazanıyor ve öne çıkıyordu. Yeni uslüb ve yeni teknikler belirliyordu bu müziği. Üstelik Ornette Coleman, Batı dışı müziklerle açık karmaşık, çok yönlü bir etkileşim ve içindeydi.

Coleman 1950’lerin sonunda albümlerinde doğaçlamayla oluşturduğu yeni yaklaşımı “harmolodiks” deyimiyle karşıladı. Harmolodiks teorisi onun müzik anlayışını anlayabilmek açısından çok önemlidir. Bir anlamda melodik olandan kesin kopuşu ifade eder. Alışılmadık gamlar ve aralıklar, mikrotonal sesler öne çıkıyor; caz ritmik kalıplardan, tonaliteden, standart armoniden ve yapılardan olabildiğince uzaklaşıyordu. En az bunun kadar önemlisi, bu kavram Coleman’ın grup içindeki eşitlik ve özgürlük anlayışını dile getiriyordu. Yarı felsefi bir açıklamayla, harmoni ve temponun eşitlik ve bağımsızlık içinde ilişkide bulunması topluluk içindeki müzisyenlerin eşitliği açısından da geçerliydi.

1973’te Afrika’ya gitti; bu onun kıtaya ikinci yolculuğuydu. Bir önceki yıl yine gitmiş ve Nijerya’da yerel Haussa müzisyenleriyle birlikte çalmıştı. Bu kez yolcuuğu Fas’a idi; Atlas Dağları’ndaki bir köye gitti. Orada Joujauka müzisyenleriyle tanıştı, onların otantik müziği hakkında bilgi aldı ve onlarla birikte çaldı. Ancak şunu belirtmek gerekir: Coleman bu köklü müzikle ve binlerce yıllık bir geleneği yaşatan müzisyenlerle ilğilenene ilk Batılı değildi. Yaşamının önemli bir bölümünü Fas’da geçiren yazar ve müzisyen Paul Bowles, Kanadalı ressam Brion Gysin, Rolling Stones’un genç yaşta aramızdan ayrılan üyesi Brian Jones daha önceden bu müziği Batı dünyasına tanıtmaya çalışmışlardı.

Coleman 1 Temmuz 1997 ‘de Paris ‘de verdiği konserde Jacques Derrida’yı sahneye davet etti. O müziğini çalarken Derrida bir metin okuyordu. Daha doğrusu, elinde yazılı bir metin vardı, ama okumuyordu; o da doğaçlama yapıyordu. Coleman’ın doğaçlamaya dayalı müzigini felsefi açıdan açıklıyordu. Sanat özgünlük iddiasında bulunur, Özğür Cazda bir sanattır ve o da haklı olarak böyle bir iddia taşır.

Derrida cazda doğaçlamanın tanıdığı imkânlardan, müzisyenler için açtığı geniş özgürlük alanından, kendiliğindenliğin caza kattığını çeşitlilik ve zengilikten söz ediyordu. Amacı dinleyiciyi caz performansı hakkında yeniden düşünmeye sevk etmekti. Bunun arkasından caza ırkçı ve etnik merkezli yaklaşımları köklü bir eleştiriden geçirecekti. Irkçılk gibi son derece endişe uyandırıcı bir konuya da değinmesi büyük çoğunluğu beyazlardan oluşan Paris dinleyicisisini rahatsız etmişti. Sadece caz dünlemeye gelmişlerdi; caz konserinde felsefe yapılmasından hiç hoşlanmadılar; Bunu yüksek sesle protest ettiler. Derrida ummadığı tepki karşısında sahneden inmek zorunda kaldı. Gerçekten sahnedeki caz ve felsefi açıklaması alışılmışın dışındaydı. Coleman müziğini çalarken Derrida’nın da onun müziğini açıklaması geleneksel caz performansına aykırıydı. Filozofun sahnede caz müzisyeniyle işbirliği akademik felsefeye ters düşüyordu.

Derrida’nın sahnede o gece okumayı tasarladığı, ama okumasına fırsat verilmeyen metin ertesi ay Les Introekoptibles dergisinde tam metin yayınlandı. Bunun yanısıra Derrida ve Coleaman arasıdaki bir söyleşi yine 1997’nin Eylül ayında Jazz Magazine’de yer aldı. Derrida dinleyicinin hiç de nazik olmayan hatta düşmanca ve kaba nitelemesiyle anılacak olan tepkisinden de söz ediyordu; ancak bir açıdan izleyicininin tepkisisini anlaşılabilir buluyordu. Sahnedeki alışıldık, geleneksel bir performans değildi. Caz konusundaki açıklamalarıda akademik felsefenin uzağında ve dışındaydı.

Derrida dergideki yazısında doğaçlama ve yazılı notlara dökülmüş olan arasında ayrımı dile getiriyor; aralarına kalın bir çizgi çekiyordu. Coleman’ın yazılı notalara karşı bir müzik yaptığını belirtiyordu. O daha ileri giderek yazılı olanı ihlal ediyordu. Onun özgür cazı hesaplanamaz, öngörülemez ve müzik piyasası tarafından ele geçirilemezdi.Müziğinde yazılı metin yoktu.O anki duygulanımının aracısız ifadesi olarak doğaçlama, saf kendiliğindenlik mevcuttu. Özgür Caz ve bu nitelikteki doğaçlama “anlamın nihai sabitliğinin imkansızlığı”nı ortaya koyuyor ve bu cazı yapan müzisyen “estetik demokrasi” yaratıyordu.Belirlenmiş armonik yapıları bir tür yapı bozuma uğratıyordu.Özgür Cazın doğaçlamasına ırkçı bir açıdan yaklaşıldığını ileri sürüyordu.Aslında Derrida dinleyicinin protestolarına neden olan sahne konuşmasından önce Ornette Coleman’la bir söyleşi de yapmıştı. Coleman söyleşide doğaçlamanın demokratik bir iletişim olduğunu söylüyordu. Topluluktaki müzisyenler çalgılarından çıkan seslerle sohbet ediyor, seslere hükmetmiyorlardı.

YORUMLAR
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Bunlar da İlginizi Çekebilir