Açık büfelerden çöpe dökülen gıdalar nedeniyle turizm, yeni bir yol ayrımında. Türkiye'nin turizmde en büyük rekabet silahı her şey dahil sistemi, hem sürdürülebilirlik hem de artan gıda maliyetleri nedeniyle krizde. Sağlık sorunlarına da neden olabileceğini belirterek çare aranıyor. İşte detaylar...
Türkiye'nin dünya turizmine armağan ettiği 'her şey dahil' sistemi, artan gıda israfı ve yükselen maliyetler nedeniyle yeniden tartışma konusu haline geldi.
Açık büfelerde tüketilmeden çöpe giden tonlarca gıda, hem ekonomik hem çevresel açıdan büyük kayıplara yol açarken sektör temsilcileri sistemin sürdürülebilirliğini sorguluyor.
Tur operatörlerinin baskısı ve müşteri talepleri nedeniyle sistemden kolayca vazgeçilemediğini belirten otel yöneticilerine göre çözüm sistemi tamamen kaldırmak değil, yeniden tanımlamak.
Her şey dahil (all-inclusive) sistemi, özellikle turizm sektöründe otel konaklamalarında uygulanan bir hizmet modeli. 1990'larda gündeme gelse de asıl yaygınlaşması Türkiye'de 1980'lerde yaşanıyor.
"İSRAF EKONOMİSİNE DÖNÜŞTÜ"
Cumhuriyet'ten Şevval Aydoğan'ın haberine göre, bugün Mısır'dan İspanya'ya kitle turizminin en yaygın sistemi. Bodrum Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği Başkanı Serdar Karcılıoğlu, 'her şey dahil' paketlerin artık israfı körükleyen bir yapıya büründüğünü ifade ederek şu değerlendirmeyi yaptı:
"Operatörler bu paketleri daha kolay ve kârlı sattıkları için, 'Sistemi bırakırsanız müşteri bulamayız' diyerek otelcileri tehdit ediyor. Bu sistem Türkiye'de artık bir israf ekonomisine dönüştü."
Serdar Karcılıoğlu ayrıca, artan maliyetlerin yemek kalitesini düşürdüğünü belirterek, "Gıdaların raf ömrü dolduktan sonra tekrar büfeye konması, sağlığı tehdit eder hale geldi" dedi.
Çözüm olarak ise Türkiye'nin gastronomik değerlerinin öne çıkarılmasını önererek, "7 bölgeyi ve dünya mutfağını temsil eden 7+1 a'la carte restoran konsepti yaygınlaştırılarak hem israf önlenir hem de kalite artar" dedi.
REKABETİN YAN ETKİSİ
Kemer Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (KETOB) Başkanı İlhan Arıdıcı ise sistemin zaman içinde kontrolsüz biçimde genişlediğini belirtti:
"Başlangıçta daha sınırlı olan bu sistem, otelcilerin rekabeti yanlış anlamasıyla şımartıldı. Lüks içkilere kadar her şey bu pakete dahil edilince altından kalkılmaz hale geldi. Günümüz maliyetleriyle bu yük sürdürülemez."
İlhan Arıdıcı, sistemin yeniden yapılandırılması için sektörün birlikte hareket etmesi gerektiğini vurguladı.
SIFIR ATIK ÖNERİSİ
'Her şey dahil' sistemi Türkiye'ye getiren Dr. Cem Kınay, değişen dünya ve iklim krizi çağında bu sistemin evrilmesi gerektiğini belirtiyor.
"Her şey dahil geçmişte turizmi büyüttü, şimdi 'Sıfır atık her şey dahil' modeliyle geleceğimizi koruyabilir" diyen Dr .Cem Kınay'ın çözüm önerileri şöyle:
* İsrafı önlemek amacıyla mönüler talebe göre esnek hazırlanabilir, açık büfede porsiyonlar küçültülebilir ve 'sipariş üzerine' büfe konsepti uygulanabilir.
* Misafirlerin de katılabileceği 'atığını kendin ayır' gibi geri dönüşüm merkezleriyle atıklar değerli bir kaynağa dönüştürülebilir.
* Sürdürülebilir tedarik zinciri benimsenerek tek kullanımlık plastikler kaldırılabilir, yerel üreticilerden ve minimum ambalajlı ürün tedarik edilebilir, su dolum istasyonları kurulabilir.
* Misafirlerin deneyimi, sıfır atık konusunda bilgilendirilerek ve dahil ederek değiştirilebilir.
* Sistemi şeffaflaştırmak için otelin atık oranları her ay ölçülerek misafirlerle paylaşılabilir ve sertifika programlarına katılınabilir.