Tuğrul Tanyol’un denemelerinin bir araya geldiği ‘Yazdıklarımı Unutmadan’, Kemal Râgıp Enson’un Mesut Kaplan tarafından yayıma hazırlanan ‘Acıların En Büyüğü’ ve ‘Adsız Sultan’ romanları, Necati Tonga’nın Can Yayınları için yayıma hazırladığı Halid Ziya’nın hatıralarını kaleme aldığı ‘Kırk Yıl’, Mustafa Aplay’ın editörlüğünde Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayınları’ndan çıkan ‘Hâlis ve Asil, Abdülhak Şinasi Hisar Kitabı’ bu hafta okura tavsiye ettiğim kitaplar.
TANER AY
Tuğrul Tanyol’un ‘Yazdıklarımı Unutmadan’ isimli deneme kitabı Vapur Yayınları’ndan çıktı. ‘Yazdıklarımı Unutmadan’ı aldığım gün okudum, ancak bir itirazım var, her ne kadar kitabın editörü Yiğit Kerim olsa da, muhtemelen diyeceğimi Tuğrul’a söyleyememiştir: Ben Tuğrul’un yerinde olsaydım, kitabın birinci bölümünü, bir iki yazı daha ekleyerek, ‘Hâfızamdan Satırlar’ ismiyle ayrı bir kitap yapardım, işte size samimi ve şıkır şıkır bir kitap, ayrıca her metne fotoğraflar da koyardım. Belki Tuğrul ileride böyle bir ayrım yapabilir, çok da sevinirim.
‘Yazdıklarımı Unutmadan’ın ikinci ve üçüncü bölümleri, onları baştan sona okusam da, bana pek hitap eden metinler değil, bu yüzden kitap bittiğinde sadece ‘Hâfızamdan Satırlar’dan ağzıma bir parmak bal çalınmış hissini yaşadım. Ancak, kitabın ‘Kültür ve Yaşam’ ve ‘Kültür, Edebiyat ve Dil’ bölümlerini ‘Hâfızamdan Satırlar’dan fazla sevecekler de çıkacaktır, tercihlere ve beğenilere bir şey diyemem, şâyet bir gün Tuğrul’’a rastlarsam, Üç Çiçek faslını kendisinden biraz farklı anımsadığımdan, soracaklarım var. Çünkü ben de Üç Çiçek’te yaşanan bazı şeyleri Adnan Özer gibi anımsıyorum: Evet, Tuğrul Tanyol’dan genişletilmiş ve fotoğraflandırılmış bir ‘Hâfızamdan Satırlar’ bekliyorum, ‘Yazdıklarımı Unutmadan’ın ikinci ve üçüncü bölümlerini ‘Yazdıklarımı Unutmadan’da bırakarak.
Vapur Yayınları’ndan Oktay Taftalı’nın kitabı da çıktı ama henüz okuyamadım. İki buçuk ay kadar önceyse Suâdiye’den Tuzla’ya taşındığımdan, eski adresime gelen kitapları komşuların aldığını öğrendim. Geçenlerde Suâdiye’ye uğradığımda, Mesut Kaplan’ın gönderdiği Kemal Râgıp Enson’dan iki kitabı Eskici Nuri verdi. Mesut Kaplan çok önemli bir iş yapıyor, Kemal Râgıp Enson’u unutulmuşluktan kurtarıyor, bu yüzden kendisine minnettarım. Kemal Râgıp için benden başka yazan olmuş muydu, anımsamıyorum, üstâdımızı dört yıl kadar önce ‘Edebiyatımızda Unutulanlar ve Kaybedenler’ isimli eserime almıştım, edebiyatımızın hem unutulanıdır hem de kaybedenidir Kemal Râgıp, isminin altındaysa feci bir dram var.
Önce gencecik oğlu intihar ediyor, peşinden de, bir hafta ya geçiyor ya geçmiyor, zevcesi. Yaklaşık bir yıl oğlunun ve zevcesinin intiharlarıyla hesaplaşıyor, son noktayı koyduğunda da onların yanına gidiyor. Zincirlikuyu’ya ne vakit yolum düşse, mutlaka kabirlerine uğrar, duamı okurum. Kemal Râgıp’ın Milliyet gazetesinde 15 Ekim 1951 ile 20 Ocak 1952 arasında tefrika edilen ‘Acıların En Büyüğü’ ve Cumhuriyet gazetesinde 25 Temmuz 1954 ile 18 Eylül 1954 arasında tefrika edilen ‘Adsız Sultan’ romanları, artık Mesut Kaplan’ın yayına hazırlamasıyla Telos Yayıncılık’tan kitaplaştı. Bu iki romanı mutlaka edinip okuyun, seveceğinizden eminim.
ABDÜLHAK ŞİNASİ’YE DAİR BİR BAŞUCU KİTABI
Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayınları’ndan çıkan ve editörlüğünü Mustafa Aplay’ın yaptığı ‘Hâlis ve Asil, Abdülhak Şinasi Hisar Kitabı’ hiç kaçar mı, çok sevdiğim muharriririmiz için onlarca metin okumuştum, hepsi de üstâdımızın arkadaşsızlık ve parasızlık iklimlerinde dolanıp duruyordu. Abdülhak Şinasi’nin parasızlığına şimdilik bir şey demiyeceğim, ancak yalnızlığı veya arkadaşsızlığı konusunda yıllardır bazı şeyler kafamı rahatsız edip duruyordu. Abdülhak Şinasi’nin seveninin de yaşıtının da fazla olmasına rağmen kimse yalnızlığı için bana inandırıcı bir şey diyemiyordu. İnanın, ilk defa, Mustafa Aplay’ın ‘Abdülhak Şinasi Hisar’ın Bir Biyograf Olarak Portresi’nde aradığım yanıtı buldum. Aferin Mustafa’ya! Kardeşimiz, ‘Arkadaşlık, açıkça bir edebi seçim anlamına da geliyor Hisar’da. Hem edebiyat sahasındaki yol arkadaşlarını seçiyor hem de belki roman karakterine dönüştürmek istediği cins yazarları’ diyor, meselenin izahı işte bu kadar kolay, ben dahil niçin kimsenin aklına gelmemiş, bilmiyorum. Kitaptan, hemen, Abdullah Uçman, Necmettin Turinay, Metin Celal, Bedia Koçakoğlu, İbrahim Öztürkçü, Fatih Altuğ, Ömer Erdem Necati Tonga ve Tahsin Yıldırım metinlerini de okudum, birkaç inceleme kaldı, ama ‘Hâlis ve Asil, Abdülhak Şinasi Hisar Kitabı’ şimdiden başucu kitaplarımın arasına girdi, Zeytinburnu Belediyesi’nden, yolunuz oralara düşmüyorsa da Taksim Kitabevi’nden edinebilirsiniz.
NECATİ TONGA’DAN HALİD ZİYA’NIN ‘KIRK YIL’I
Necati Tonga çok çalışkan bir kardeşimiz, onun hızına yetişmek mümkün değil, kendisi taşrada olsa da İstanbul uşaklarına nal toplatıyor. Şimdi de Can Yayınları için Halid Ziya’nın ‘Kırk Yıl’ını yayına hazırlamış. Ben ‘36 baskısından iki defa okumuştum, kitaplığımda da ‘Kırk Yıl’ın o baskısı var, kitabı üçüncü okumamı ise Can Yayınları’ndan yaptım. Geçenlerde bir söyleşimde de değinmiştim, Halid Ziya’nın romancılığına bayılırım, ancak anılarında nedense romancı Halid Ziya’nın renkli üslûbunun silindiğini, yerineyse takır tukur bir Halid Ziya geldiğini düşünmüşümdür. Necati Tonga’nın pek değerli çabasına rağmen, maalesef yine aynı sıkıntıyı yaşadım. Halid Ziya’nın ‘Kırk Yıl’ında İstanbul hiç konuşmuyor, oysa ‘Aşk-ı Memnu’da, ‘Mai ve Siyah’ta veya ‘Kırık Hayatlar’da öyle mi! Yahu, anılarının İzmir bölümleri dahi belediye rehberi sayfalarından farksız: Yine de siz benim söylediklerime aldırmayın, çünkü ben okuruna taklalar attıran üslûbçuları sevdiğimden ‘Kırk Yıl’da bazı şeyleri kaçırmış olabilirim, kaçırdıklarımı yakalayacak olansa sizlersiniz. Ben bunları yazarken Necati Tonga ise eminim bir iki kitap daha yayına hazırlamıştır...