Bayramlaş(ma)mak
Siyasi partilerin bayramlaşmaları eskiden yoğun gündeme bir ara, partililer arasındaki gerilimlere kısa bir mola ve gündemin çok zayıf olduğu bayramın ilk günlerinde haber bültenlerini dolduran sıcak haberlerdi.
Bir süredir kimin kiminle bayramlaşacağı değil kiminle bayramlaşmayacağı üzerinden yapılıyor haberler. Siyasi gerilim neredeyse hayatta koymamacasına o kadar keskin ki bayramlar bile o sertliği unutmaya yetmiyor.
CHP 19 Mart’tan bu yana devam eden operasyonları gerekçe göstererek bayramlaşma programı yapmayacağını açıkladı. CHP lideri Özel “Cumhurbaşkanı Adayımız Ekrem İmamoğlu ile birlikte 11 belediye başkanımızın ve onlarca arkadaşımızın tutuklu olduğu bir dönemde Cumhuriyet Halk Partisi de bu millet de bayram neşesinden uzaktır. Adaletin olmadığı yerde bereket, bereketin olmadığı yerde bayram neşesi olmaz.” diyerek bu kararlarının gerekçesini açıkladı.
Halbuki daha bir sene önce aynı Özel Cumhurbaşkanı Erdoğan da dahil 16 partinin genel başkanı ile bizzat görüşmüş ve bayramlaşmıştı. Hatta Erdoğan ve Özel birbirlerinin babalar gününü de tebrik etmişti
CHP’nin bu sene bayramlaşmama kararına ise Erdoğan “86 milyon olarak ebedi kardeşliğimizi ve iç cephemizi güçlendirdiğimiz bir dönemde ana muhalefetin kimseyle bayramlaşmayan parti haline gelmesinden duyduğumuz üzüntüyü de ifade etmek isterim. Temennimiz yanlışta ısrarın bir an önce son bulması ve Türkiye'nin tüm renklerinin özellikle bayramlarda bir araya gelmeyi başarabilmesidir” sözleriyle tepki gösterdi.
Meselenin bayramda karşılıklı iki telefon ya da birkaç dakika karşılıklı sohbet olmadığı herkesin malumu. CHP’nin tüm toplum için anlam ifade eden bir geleneği askıya alması doğru bulunmayabilir. “CHP’den bayramı çalan” iktidar ise sadece iktidar ile bayramlaşmadan da tepki gösterilebilirdi.
Ama bayram nihayetinde parçalı bir duygu değil. Yani aynı anda hem bayram coşkusu hem bayramlaşmama tepkisi bir arada çok gitmiyor. Şunun şurasında kısa süre önce halkın oyuyla seçilmiş onlarca kişi güvenlik görevlileri arasında tek sıra mahkemeye götürülmüşken, o kişilerin yol arkadaşlarının sanki hiçbir şey yokmuş gibi bayram coşkusu yaşamalarını beklemek fazla iyimserlik.
Dava gerekçesi ne olursa olsun, göz altına alınan kişiler kanun önünde hala suçlu değilken ve haklarında iddianame bile yokken, kendilerini bir kenara bırakın –ki niye bırakacaksınız, onları seçen milyonlarca seçmene de saygı duyulması gerekmez miydi?
Türkiye elleri bağlı, iki kollarında emniyet görevlileri cezaevi aracına bindirilen seçilmişlere ne yazık ki ilk kez görmüyor. Google’a “belediye, gözaltı, kayyım, kck” kelimeleri farklı sıralamalarla yazarsanız on binlerce haber bulabilirsiniz. Sonraki sayfaya geçtikçe Türkiye’nin yargı-siyaset sicilinde uzun ve pek de parlak olmayan bir geçmişe yolculuk yapmak mümkün.
Yargıya güvenin zirvede olduğu, kimsenin mahkemeye düştüğünde haksızlığa uğrayacağını düşünmediği, kararların adaletinden kimsenin tereddüdünün olmadığı, sosyal medyadaki etkileşim oranına ve kitlesinin kimliğine göre kişiler hakkındaki yargı kararlarının gözden geçirilmediği bir sistemde “şeriatın kestiği parmak” acımayabilir.
Ama parmağın sahibine göre işleyen bir mekanizmada olan biteni saf hukuk normları ile değerlendirmek mümkün değil. İdeal bir ortamdaymış gibi “yargı kararını versin” diye başlayan cümleler o toz duman arasında sadece kavganın bir tarafı olmaktan öteye gitmiyor.
O Google aramalarında bir tarihe kadar gittiğinizde karşınıza sadece CHP davaları çıkıyor. Biraz daha sabreder ilerlerseniz önce “kent uzlaşısı” davaları sonra DEM Partili belediyelere kayyım atanan iddianameler başlıyor. Ne oldu ise bir dönem suç olan başlıklar başka zaman suç değil. Belki de zaten ortada suç hiç yoktu. Ya da o gün suç olan artık bugün değil.
Aramalarınıza tarih parantezi ekleyip 2002 öncesine giderseniz orada da başka suçlular, başka hakimler, başka kararlar çıkıyor.
Dün denecek kadar yakın tarihe kadar kimsenin bayramda bile kapısını çalmak istemediği DEM ise bu bayramın belki de en fazla arayan soranı, aranılanı. Şehit Eren Bülbül’ün annesinden neredeyse tüm parti genel başkanlarına kadar herkes DEM Parti’nin bayramlaşma listesinde.
Kimin kiminle bayramlaşacağının, kimin ne kadar makbul olup olmadığının siyasal süreçlere mahkûm olduğu bir memlekette içimizden geliyorsa hiçbir şey olmamış gibi bayram programlarına devam edebiliriz.
Her bayram insanın canını sıkan gelişmeler olur. İkram edilen şekerin tadını buran gelişmeler yaşanır. Ama memleketin bir yarısı bayram yaşarken diğer yarısının içinin buruk olmasını boş vermenin kimseye faydası yok.














