Bedri Rahmi’nin külliyatı artık Ötüken’de...

Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun bütün eserleri artık Ötüken Neşriyât’tan çıkacak. ‘Yaradana Mektuplar’ geçen hafta tıpkı basım olarak dağıtıldı. Eser 1941’de yayınlandığında Bedri Rahmi otuz yaşındaydı. Elli nüshasının sayfalarını kendi resimlemişti. Musavvir nüshalarından bulmak pek mümkün değil, ancak Ötüken’den tıpkı basımı çıkan ‘Yaradana Mektuplar’ın müellif ve musavvir nüshası olduğunu belirteyim. Kitabı Ömer Faruk Şerifoğlu yayına hazırlamış, emeğine ve vefâsına müteşekkirim.

screenshot-40.jpg

Altı yıl kadar önceydi, Adnan Özer benim ‘Edebiyatımızda Unutulanlar ve Kaybedenler’ dosyamı almış, yayıncı yayıncı dolaşmaya başlamıştı. Biri, dört beş sayfa çevirip, “Yazarın piyasada ismi yok, satmaz!” demiş, diğeriyse dosyanın kapağını açmadan, “Bize sosyal medyada takipçisi olanlar gerek, kim bu moruk yaaa!” deyip, evet üç adet a harfini sıralayarak konuşup, önündeki dosyayı Adnan’a doğru itmiş. Üçüncü yayıncı dosyayı içindekilere bakmadan çöpe atmış, dördüncüsüyse tam on bir ay beklettikten sonra, bana telefon açıp, “Şâyet kelimelerinizi Türk Dil Kurumu’na göre düzeltirseniz, kurula götürürüm” demişti. Yazdıklarımın basılıp basılmaması gibi bir meselem hiç olmadığından, kendi isteğimle yirmi yıldan fazla bir süre de yazmamıştım, yanıtımı üç aşağı beş yukarı tahmin edebilirsiniz. Ancak, tesadüf bu ya, yayıncıyla aramda geçenleri Şaban Özdemir duyunca, o gece bana dosyayı Ötüken Neşriyât’a verip veremeyeceğini sordu, ben de “Verebilirsin!” dedim.

Şaban ile konuşmamızın ertesi günü, Ötüken Neşriyât’tan beni Göktürk Ömer Çakır ile Oğuzhan Murat Öztürk arayıp dosyayı kelimesi virgülüne dokunmadan birkaç ay içinde basacaklarını söylediler, tam da o sırada hastalanmıştım, doğru dürüst ilgilenemedim, ama Adnan Özer sevincini eski edebiyatçı arkadaşlarımızla paylaşmış, sıkı durun, onlardan işittikleriyse mealen şöyledir: “Taner’in kitapları Ötüken’den çıkarsa kendisini yok sayarız, hakkında tek satır dahi yazdırmayız, raflara çıkartmayız!”

Yanılmıyorsunuz, bunları diyenler, eski Soğuk Savaş artıklarıydı, artık kurtarılmış mahallelerden sosyetik meyhânelere çekilmişlerdi, fakat şâibedâr gazetelerde yazmakta veya belediyelerde cukka kovalamakta bir tuhaflık görmüyorlardı. Ama, dediklerini hakikaten yaptılar, eskilerden Orhan Tekelioğlu, Metin Celal ve Hikmet Temel Akarsu gibi birkaç arkadaşımın dışında yazan olmadı, bir belediyenin çıkardığı semt gazetesi dahi, o semtle ilgili ‘Edebiyatın Kadıköyü’ kitabım yayınlandığında, üç maymunu oynadı.

screenshot-39.jpg

Tamam, beni yok saydınız, işiniz kolaydı diyelim, peki şimdi Bedri Rahmi Eyüboğlu için ne yapacaksınız? Evet, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun bütün eserleri artık Ötüken Neşriyât’tan çıkacak, hatta ‘Yaradana Mektuplar’ geçen hafta tıpkı basım olarak dağıtıldı. Ne yani, Bedri Rahmi’yi okumayacak mısınız, biliyorum, sadece kulaklarınıza değil, zembillerinize de kar suyu kaçtı, ama artık yapacağınız bir şey yok, Ötüken edebiyat pazarında sizden daha doğru oynadı, buharlaşmış Soğuk Savaş tarzının sağcı solcu ayrımlarına takılmadı, edebiyatın hizmetinde hakiki yayıncılığa doğru vites büyüttü.

Yıllar var ki ‘Yaradana Mektuplar’ı elime almamıştım, bugünlerde kitaplarımın çoğu hâlâ kolilerde olduğundan bulmamsa pek mümkün değildi, geçen kargodan tıpkı basımı çıkınca nasıl sevindiğimi ifâde edemem, hemen o gece okudum, sonra uyudum, bazı dizeleri rüyâma girdi, uyanıp onları yeniden okudum. Müthiş bir kitap, niçin ara sıra birilerinin aklına gelip de bir şeyler yazmıyor veya üniversitelerde tezlere konu olmuyor, bilmiyorum.

‘Yaradana Mektuplar’ kitabı ‘41’de İdeal Matbaa baskısı olarak Ankara’da yayınlandığında Bedri Rahmi otuz yaşındaydı, kaç nüsha basıldı, tahminimiz var ama sıhhatli bilgimiz yok, onlardan sadece elli nüshasının sayfalarını Bedri Rahmi resimlemişti. Musavvir nüshalarından bulmak pek mümkün değil, ancak Ötüken’den tıpkı basımı çıkan ‘Yaradana Mektuplar’ın müellif ve musavvir nüshası olduğunu belirteyim. Kitabı Ömer Faruk Şerifoğlu yayına hazırlamış, emeğine ve vefâsına müteşekkirim.

screenshot-42.jpg

BU ŞİİRLER JIM MORRISON’UN ELİNE GEÇSEYDİ NE OLURDU?

İnanın, ‘psikedelik rock’ şarkıları, Bedri Rahmi’nin ‘Yaradana Mektuplar’daki şiirlerinin arkasında nal toplar, ama Bedri Rahmi’deki elbette daha farklı bir şey, hakiki aşk, Allah aşkı. Yaradanı kalbinde halüsinojenlerin etkisinden daha sarsıcı biçimde hissediyor Bedri Rahmi. Kitabı bitirdiğimdeyse, şiirler vaktiyle Jim Morrison’un eline geçseydi, ‘Yaradana Mektuplar’dan nasıl bir albüm çıkarabilirdi diye düşündüm, biraz tuhaf ama benim aklıma ilk Jim Morrison gelmişti, yazarken de söylerken de sanki Bedri Rahmi’nin ‘Yaradana Mektuplar’daki sesiydi Morrison. Bedri Rahmi bir şiirinde Yaradan’a seslenirken, ‘ömürlerimizi birbirine ekleyip sana doğru geliyoruz’ diyor, bir başka şiirindeyse ‘Yarab! Niçin bu dünyaya diri gelinir / Acep niçin cennetine diri girilmez?’ diye soruyor. Bedri Rahmi’nin her dizesi o kadar güçlü ki, okurunu ‘sarhoş’ edip, bir yana fırlatıyor. Sizi bilmem ama ben ‘Yaradana Mektuplar’ın peşinden ‘The Doors’ albümünden ‘The End’i dinlemek istedim, hani Coppola’nın ‘Kıyamet’ filmindeki şarkı var ya, işte onu. Bu yüzden ‘Yaradana Mektuplar’ çok ama çok büyük bir kitap, kaçırmayın, diğer Bedri Rahmiler de sanırım yoldadır, sabırsızlanıyorum...

YORUMLAR (10)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
10 Yorum