Işık nasıl doğudan yükselip batıya göçüyorsa... Terörsüz Türkiye projesi de MHP'den doğup AK Parti'ye öyle geçti.
Fakat MHP'den yükselen son demokrasi ve hukuk talepleri henüz AK Parti'ye intikal etmiş değil.
Rötarlı ilerlemek sürecin fıtratında mı var, bu gecikmenin sebeb-i hikmeti nedir, bilinmiyor.
Konu, Bahçeli'nin Meclis komisyonu çağrısı.
19 Mayıs bayram mesajındaki ifadeler dikkat çekiciydi. Gönüller ve görüşler arasında barıştan söz ediyordu.
"Gerçekçi, gelişmiş ve geniş kapsamlı barış; gönüller ve görüşler arasında yapılandır" diyordu.
Barışın tek kanatla havalanamayacağını, ikinci kanadınsa milletin sahiplenmesiyle hukuk ve demokrasiyi güçlendirerek takılabileceğini söylüyordu.
Öcalan'ın 27 Şubat çağrısını akla getirmiyor mu? Adı, "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı"ydı.
Yani bir kanadı, PKK'nın kendini feshetme kararıyken diğer kanadı da demokratik toplumun kurulması olacaktı.
Bahçeli de ilk kanadın takıldığını, sıranın ikincisine geldiğini ve barışın ancak bu ikisiyle birlikte kanatlanabileceğini anlatıyor.
Nasıl mı yapılacak? 19 Mayıs mesajında onun cevabı da yer alıyordu.
MHP lideri; "önümüzdeki dönemin yol haritasını belirlemek üzere" Meclis'teki tüm partilerden oluşan bir “Yeni Yüzyılın Terörsüz Türkiye Stratejisi; Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu” kurulmasını teklif ediyor.
Meclis Başkanı'nın çağrısıyla ve başkanlığında olmasını da istiyordu. Ama Meclis Başkanı Kurtulmuş'tan henüz partilere bir komisyon çağrısı gelmedi.
Oysa...
DEM Parti dünden hazır. CHP ile İmamoğlu da zaten olumlu bakıyor, başından beri bunu istiyorlardı.
Özgür Özel, kayyum atamaları ve diploma iptali gibi antidemokratik uygulamalardan hukuka dönülüp İmamoğlu'nun tutuksuz yargılanması ve içeride haksız yatan siyasilerin bırakılması kaydıyla destekleyecek, açıkladı.
İsmi tartışılabilir. CHP lideri, "Terörsüz ve Demokratik bir Türkiye Komisyonu" demeyi tercih etti. Ortayı bulur, anlaşırlar.
Önemli olan işlevi, yani kimseyi dışlamadan kapsayıcı bir demokratik hukuk düzeninin inşasına katkısı.
AK Parti buna var mı, ne diyor, derseniz...
Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Silah bırakma süreci tatmin edici bir aşamaya geldiğinde Meclis devreye girecektir" dedi. Başka da kayda değer bir şey dedikleri duyulmadı.
İkinci kanadın geciktirilmesi, süreci "sudan sebeplerle yeşerecek alınganlıklara" ve türlü sabotajlara açık bırakıyor. Bahçeli de bu yüzden zamana yayma taraftarı değil, kırılganlıklara karşı elimizi çabuk tutalım diye uyarıyor.
Toplumsal barışa götürecek hukuk ve demokrasi için MHP bastırırken AK Parti'nin ayak direr gibi ağırdan alacağını söyleseler kim inanırdı?
HÂKİMDE ARANAN ÖZELLİKLER
MHP'nin hukukçu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, dün X'te çok önemli bir mesaj paylaştı. Meclis'teki HSK üye seçimi vesilesiyleydi.
Yıldız, şiir gibi hukuk manifestosunda şöyle diyordu:
"Suçsuzluk karinesi’nin esas alındığı, şüpheden sanığın faydalandığı,
kimsenin kendini suçlamaya zorlanmadığı,
bağımsız ve tarafsız mahkemelerde
doğal hakimlerin görev aldığı,
duruşmaların aleni,
davaların makul sürede sonuçlandığı,
delillerin vasıtasız olduğu,
insan haklarına saygı duyan,
koruyucu adaleti kuran,
yargı denetimine bağlı olan
hukuk devletinde;
Tatbikatın içindeki kişilerin hukuk bilgisi ve vicdanına emanetiz.
Bir hakimde olması gereken vasıflar Mecelle’de sıralanmıştır.
Bir bakıma hâkimliğin 'meslek kuralları'dır.
'Hâkim; hakîm, fehîm, müstakîm, emîn, mekîn ve metîn olmalıdır.' (hakim; bilgin, zeki, doğru, güvenilir, vakar sahibi, sağlam olmalıdır)..."
Nasıl katılmazsınız bu dilek ve temennilere, hukukun böyle işlemesini kim istemez.
Ve fakat gündemdeki davalara uyguladığınızda uyuyor mu kriterlere?
Yargılamalardaki ölçüleri, hâkimde aranan özellikleri hatırlatıyor MHP'li Yıldız. Ama kime? Üstüne alınan yok.
