Sivrisinekten al haberi

Sivrisinekten al haberi

Çin, teknoloji sınırlarını zorlamanın çok ötesine geçti; gerçekliğin kurallarını yeniden yazıyor. Tanıttıkları son oyuncakları sivrisinek büyüklüğünde nano İHA’lar. 1.3 santimetre çapında yani bir fasulye tanesinden hallice büyüklükte. Üç adet, jilet inceliğinde bacağı, iki tane minik, neredeyse görünmez kanadı var. Görevi mi? Dinle, gözle, veri topla… Ve bu sadece başlangıç!

GÜLAY ERDEMLİ

2023 itibarıyla Çin, dünya genelinde kurulan robotik sistemlerin yarısından fazlasına imza atmış durumda. Biz Batı’da hala Amerikan filmlerinde Çin kırsalını bambu ormanlarından ibaret sanarken, onlar uzayda uydularla, yerde robotlarla örülü bir ağ kurmuşlar.

TEKNOLOJİK OTORİTERLİĞİN YENİ DUYUSAL ORGANI

Çin devlet medyası bu minik casusların çevre gözleminden tıp alanındaki mucizelere kadar nice “barışçıl” kullanım potansiyeline dikkat çekiyor. Ancak düşünsenize, artık diplomatik krizler bir casus uydu değil, yatak odanızın tavanında vızıldayan “robot sinek” yüzünden çıkabilir. Belki de askeri sırları çalan kişi değil, toz zerreciği sanılan bir böcek olabilir.

Peki bu “görünmeyen” gözetmenlerin en çok kimin işine yarayacağını tahmin etmek zor mu? Kamerasız şehir kalmayan, sosyal kredi sisteminin hayatın her alanına sızdığı, yüz tanıma algoritmalarının trafik ışıklarına bile entegre edildiği bir düzende, nano drone sadece bir araç değil, rejimin yeni duyusal organı. Yani, bir zamanlar Mao’nun gözlüğü vardı ve o, halkına o gözlükle bakardı. Şimdiki lider Xi Jinping’in ise artık binlerce görünmez anteni ve mikro kulakları var. Teknoloji, otoriterliği daha da “görünmez” ve “sızıcı” hale getiriyor. Çin, bu gelişmelerin yanına bir de 11 tonluk bir “drone gemisi” tanıttı geçtiğimiz yıl; tam 100 drone taşıyabiliyor ve Haziran 2025’te envantere girmiş durumda. 11 tonluk gemi küçük gibi gelebilir ama bu “drone gemisi onlarca drone’u taşıyıp denize bırakabilen, mürettebatsız ve hızlı hareket eden bir mini yüzer üs niteliğinde. Büyük İHA’ları değil mini quadcopter gözetleme drone’ları, kamikaze mikro drone’lar, sinyal bozucu/elektronik harp mikro drone’ları, küçük kanatlı gözetleme İHA’ları taşıyabiliyor.

Eğer bu tempo devam ederse, nano İHA’ların 2026’ya kadar aktif cephede kullanılması bir hayal değil. Hatta belki çoktan başladı da haberimiz bile yok. Malum, bu sefer droneların geldiğini fark etmemiz için bir “vızıltı” yeterli olmayabilir.

Belki de yeni çağın en anlamlı dileği şu olacak: “İnsanım. Mahremiyetim var. Ne olur üstüme uçma, gözümden uzak ol, hele ki kulağımın dibinde vızıldama.”

KONUŞAN AYILAR VE KODLAYAN BEBEKLER

Yapay zeka hakkında her gün yeni bir mucize duyuyoruz: İnsan gibi yazıyor, şarkı söylüyor, resim yapıyor. Derken bir gün biri çıkıp “AI şimdi artık pazarlık da ediyor” diyor. Ve tam bu noktada durup düşünmek gerekiyor!

Çünkü yapay zekanın gerçeklerini abartılı hayallerden ayırmak her geçen gün daha da zorlaşıyor. Bu yüzden bazı araştırmacılar bir “AI Hype Endeksi” bile hazırlamış durumda. Olay şu: Ne kadar havalı görünürse görünsün, hala pek çok AI sistemi tam anlamıyla güvenilir değil. Özellikle de yeni gözdemiz olan “AI ajanları” konusunda işler biraz karışık.

Yapay zeka ajanları şu anda sektörün gözbebeği.

Ama nedir bu “ajan” dedikleri? Daha önce yazdım ama tekrar hatırlatayım…

Yapay zeka ajanları, sadece soruya cevap vermekle yetinmeyen, bir hedef doğrultusunda kendi başına karar alıp işlem yürütebilen yazılımlar. Bir nevi “karar motoru” diyebiliriz.

Yani çocuğunuz “Bana yeni bir oyun öner” dediğinde sadece liste sunmaz, o anki ruh halini, hava durumunu ve daha önce oynanan oyunları analiz edip öneri üretir.

Ancak burada sorun şu: Ne kadar bağımsız hareket edebilirlerse, o kadar öngörülemez de olabilirler. İşte tam bu yüzden, yapay zekanın en önemli isimlerinden biri olan Yoshua Bengio, bu sistemlerin güvenliği için alarma geçmiş durumda.

Yoshua Bengio, derin öğrenmenin üç kurucusundan biri olarak kabul edilen ve 2018’de “Yapay Zekanın Nobel’i” sayılan Turing Ödülü’nü alan bir bilim insanı. Montréal Üniversitesi’nde profesör, Mila AI Enstitüsü’nün kurucusu ve OpenAI gibi şirketlerin teknolojik gidişatını etik açıdan sorgulayan en güçlü akademik seslerden biri.

Şimdilerde, “yapay zeka ajanlarının ne söylediği kadar, ne ima ettiği de tehlikeli olabilir” diyerek yeni bir sivil oluşum kuruyor.

Bu sistemlerin yanıltıcı, manipülatif ya da kontrol dışı davranışlar sergilemesi halinde doğabilecek sosyal riskleri araştırıyor.

“YA BU OYUNCAK ÇOK AKILLIYSA?”

Peki ya bu “ajanlar” çocuk oyuncaklarına entegre edilirse?

İşte burada devreye giriyor OpenAI ve Mattel’in ortaklığı. Bildiğimiz Barbie’nin üreticisi Mattel, “çağa ayak uydurmak” adına OpenAI ile el sıkıştı. Amaç: “Yaşlara uygun, güvenli ve yaratıcı yapay zeka oyuncaklar geliştirmek.”

Şu anlık kulağa hoş geliyor. Ama bir durup düşünelim: Bu oyuncaklar, çocuğun sorularına göre cevap mı verecek? Yoksa cevabın arkasındaki amacı da mı analiz edecek? Ve daha da önemlisi, bu ajanlar pazarlık edebilecek mi? Belki bir gün: “Anne, bu oyuncağı çok sevdim. Ve Barbie de ‘sen buna sahip olmalısın’ dedi zaten. O yüzden almazsan özgüvenim zedelenebilir…”

Evet, şaka gibi ama gerçeğe dönüştürülmeye çalışılan bir dünyadayız. Yapay zeka ajanları, ne söylediği kadar ne zaman sustuğu ile de gündem olacak.

AJANLAR GELDİ, PİLLER BİTTİ

Yapay zekanın oyuncaklara entegre edilmesi fikri yeni değil. Ama bu kez konu bir adım öteye geçti. Artık sadece konuşan bebekler değil; analiz eden, öneride bulunan ve bazen ikna etmeye çalışan oyuncaklar geliştiriliyor.

İşin ucunda çocukların gelişimi var ama aynı zamanda veri güvenliği, yönlendirme, tüketim alışkanlıkları ve bağımlılık riskleri gibi dev sorular da bizi bekliyor.

Ve evet, sektör “şimdilik” pozitif konuşuyor. Ama Bengio gibiler, bu pozitifliğin ne kadarının haklı ne kadarının “hype” olduğunu sormamızı istiyor.

Oyuncağın pili bitebilir, ama onun söyledikleri uzun süre zihnimizde dönmeye devam edebilir.

YOUTUBE: ARTIK 7’DEN 77’YE HERKES ORADA, NETFLİX ENDİŞELİ

Eskiden YouTube’a girip kedi videoları izleyen bizler, şimdi aynı platformdan haber alıyor, podcast dinliyoruz. Evet, YouTube artık sadece “zaman öldürmelik” değil bir medya imparatorluğu.

2025 itibarıyla 2,5 milyar kişi her ay YouTube’a giriyor. Bu neredeyse “girenin çıkanın belli olmadığı” bir metaverse. Üstelik sadece Z kuşağı değil, 50 yaş üstü kullanıcı oranı patladı. Artık YouTube, “Google’da virüs bulaşır” sanan amcaların da ev favorisi.

Nielsen verisine göre 65 yaş üstü kullanıcılar arasında YouTube TV kullanımı yüzde 96 artmış. Yani televizyonun kendisi bile artık YouTube’dan izleniyor.

Shorts, yani YouTube’un TikTok kopyası, artık 2 milyar kullanıcıyı elinde tutuyor. Kedi videosundan dans challenge’a, üç saniyelik bilgelikten yapay zeka korkularına kadar her şey burada.

Kullanıcıların yüzde 70’i “bir şey öğrenmek için” YouTube’a giriyor. Yani platform biraz “makarna tarifinden kuantum fiziğine uzanan AVM” gibi.

YouTube’da 2 milyondan fazla kişi doğrudan para kazanıyor. Ama işler öyle sanıldığı kadar kolay değil. Shorts’ta viral olmak YouTube’un ilgisini çekebilir ama algoritma yarın fikrini değiştirirse, siz binlerce videonuzla birlikte toz olabilirsiniz. Kazanmak için ya çok şey bilmeniz, ya çok güzel görünmeniz, ya da hiçbirini yapmadan çok şanslı olmanız gerekiyor.

TELEVİZYON YOUTUBE ÜZERİNDEN YENİDEN BAŞLADI

Netflix hala güçlü ama YouTube, ABD’de televizyonlarda en çok izlenen platform. Podcast’ler bile artık Spotify’dan çok YouTube’da izleniyor. “İzleniyor” diyorum, çünkü artık dinlemiyoruz. Kameraya bakan konuşanı izliyoruz. İçerik değil, göz teması önemli.

Ve Netflix? Hala “biz YouTube gibi değiliz” diyor ama YouTube yıldızlarını dizilere taşıyor.

SADECE SAYI DEĞİL, DAVRANIŞ DEĞİŞTİ

Ortalama bir kullanıcı ayda 27 saat YouTube izliyor.

Günde 1 milyar saatlik içerik tüketiliyor. YouTube izleyenlerin çoğu üniversite mezunu ve mobilde.

Yani evet, “cep telefonunda fizik dersi izleyen adamla makyaj denemesi yapan çocuk aynı platformda.”

Dijital sınıf farkı da bu işte: Ekran aynı, içerik sonsuz.

YOUTUBE SADECE BİR PLATFORM DEĞİL, YENİ MEDYANIN KENDİSİ

Televizyonla başladı, sonra influencer’ı doğurdu, podcast’i evcilleştirdi, TikTok’u taklit etti, haber kanalına dönüştü. Kendi içinde mini-Hollywood’lar kurdu.Bugün YouTube, içerik üreticisinin ofisi, izleyicinin salıncağı, reklam verenin tapınağı.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN