Afet yönetimi ve kurumsal yönetim

Afet yönetimi ile kurumsal yönetim arasında doğrudan ve güçlü bir ilişki vardır. Kurumsal yönetim uygulamaları arttıkça, afetlerde yaşanan kayıplar da azalmaktadır. Bu sebeple afet yönetimi sürecinin iyileştirilmesi, etkin bir kurumsal yönetime bağlıdır (1).

Afetler açısından son derece riskli bir coğrafyada yaşıyoruz. Bilim insanları dünya üzerinde 55 farklı afet türü olduğunu söylüyor. Bunlardan 21’i Türkiye'yi de doğrudan ilgilendiriyor (2).
Özellikle depremlerin travmatik etkisi hafızalarımızda hâlâ tazeliğini koruyor. Kahramanmaraş ve Hatay merkezli son büyük depremlerde ciddi bir koordinasyon eksikliği yaşadık. Lojistik faaliyetler etkin bir şekilde yürütülemediği gibi, zamanında doğru bilgilere de erişilemedi. Bu süreçte afet yönetiminden sorumlu kurumlar ciddi bir güven kaybına uğradılar.

Geçtiğimiz hafta yaşadığımız İstanbul merkezli 6,2 büyüklüğündeki depremde de yine çok ciddi iletişim problemleriyle karşılaştık. Yaşananlardan yeterince ders çıkarılmadığını bir kez daha görmüş olduk.

Afet dönemlerinde olağan dönem yönetim tarzları yetersiz kalır; acil durum yönetimlerine ihtiyaç duyulur. Ancak etkili bir acil durum yönetimi, afet öncesinde yapılacak kurumsal hazırlıklarla mümkündür.

Kurumsal yönetim, kısaca "kurumlar ve kurallarla yönetim" olarak tanımlanabilir. Sadece kurullar değil, kriz senaryolarında görev alacak her birey de bir kurum gibi kabul edilmelidir.
Acil durum yönetiminin başarılı olabilmesi için her kurumun, her bireyin ne zaman ve ne yapacağı önceden bilinmelidir. Aksi takdirde bırakın hayat kurtarmayı, cenazeler bile sahipsiz kalabilir.

AFET YÖNETİMİ SORUMLULUĞU

Yaşam hakkı en temel hak, güvenlik ihtiyacı ise en temel insan ihtiyaçtır. Hayati risklerin söz konusu olduğu ortamlarda diğer tüm ihtiyaçlar ve faaliyetler ikinci plana düşer.
Güvenli bir yaşam için üstümüzde sağlam bir çatıya, altımızda da güvenilir bir zemine ihtiyaç duyarız. Depremler ise hem çatımızı hem zeminimizi hem de sahip olduğumuz tüm varlıkları tehdit eder. Bu yüzden deprem tehdidi karşısında önceliğimiz yalnızca deprem olmalıdır (2).

Devletlerin var oluş temel sebebi, vatandaşlarının can ve mal güvenliğini korumaktır. Bu bağlamda afet yönetiminde asli sorumluluk devlete aittir.
Ancak bu, diğer kurumların ve bireylerin sorumluluklarını ortadan kaldırmaz. Yerel yönetimler, şirketler, STK’lar ve bireyler; sahip oldukları güç ve bilgi oranında sorumluluk üstlenmek zorundadırlar.
Hepimizin afet öncesinde ve sonrasında yapabileceği şeyler vardır.

Devletin ve yerel yönetimlerin dışındaki aktörlerin çabaları, sosyal bağları ve dayanışmayı güçlendirir. Dayanışmanın güçlenmesi, toplumsal direncin artması anlamına gelir.
Üstelik, sosyal dayanışmaya katkı sağlayan bireyler, bu süreçte kendilerini daha huzurlu ve anlamlı bir hayatın parçası olarak hissederler.

İnsanlar kriz zamanlarında yaşadıkları ayrıntıları unutabilirler, ancak onlara ne hissettirdiğinizi asla unutmazlar.
Afet dönemlerinde liderlerin sergilediği pozitif ya da negatif tavırlar, insanların duygularında derin izler bırakır. Gerçek liderler, kriz anlarında üstlendikleri yüksek sorumlulukla hatırlanırlar (2).
Aynı şekilde, zor zamanlarda çalışanlarının ve paydaşlarının yanında güçlü bir kurumsal duruş sergileyen şirketler de unutulmaz bir iz bırakırlar.

ŞİRKETLER İÇİN AFET YÖNETİMİ YOL HARİTASI

Kamusal afet yönetiminde asal sorumluluk devlete ait olmakla birlikte, her kuruluşun ve her bireyin üstlenmesi gereken roller vardır.
Şirketler açısından afet yönetimi, dört temel aşamada özetlenebilir (3):

1. Risk analizi ve zarar azaltıcı önlemler
İşletmenin varlıklarına ve sürdürülebilirliğine yönelik potansiyel riskler ve bu risklerin olası etkileri değerlendirilir.
Örneğin:

  • Binaların durumu, zemin ve yapı bilgileri,
  • Sabit donanımlar, makine ve ekipmanlar,
  • Stoklar, enerji, su ve doğal gaz bağlantıları,
  • Yanıcı, yakıcı ya da patlayıcı malzemelerin konumları ve muhafaza şekilleri,
  • Çalışanların karşılaşabileceği hayati riskler.

Potansiyel riskler analiz edilir; önlenebilecek riskler için önleyici adımlar, önlenemeyecek riskler için etkiyi azaltacak çözümler geliştirilir. İhtiyaç duyulan kaynaklar belirlenir.

2. Hazırlık
Afet anında görev alacak ekipler oluşturulur.
Bu kapsamda:

Risk yönetimi ekibi,

Tıbbi ilk müdahale ekibi,

Arama kurtarma ekipleri,
gibi yapılar netleştirilir.

Ekiplerin yetki ve sorumlulukları tanımlanır, eğitimler ve tatbikatlar düzenli olarak yapılır. Planlar periyodik olarak gözden geçirilip güncellenir.

3. Afet Anında Yapılacaklar
Hazırlık aşamasında belirlenen ekipler, afetin hemen ardından harekete geçer.
Risk yönetimi ekibi, hızlı ve doğru kararlarla kaynakların tek elden koordinasyonunu sağlar. Bu sayede kaosun önüne geçilebilir.

4. Toparlanma ve Normalleşme
Felaketten kurtarma planı çerçevesinde normalleşme süreci başlatılır.
Afetin yaralarının sarılması yalnızca maddi kayıpların giderilmesiyle sınırlı olmamalı; sosyolojik ve psikolojik iyileşmeyi de kapsamalıdır.
Afet yönetim planları, yaşanan tecrübeler ışığında sürekli yenilenmeli ve güncellenmelidir.

Yarın çok geç olabilir

Depremler ve diğer afetler, randevusuz gelirler. Her seferinde aynı acı tecrübeleri tekrar tekrar yaşamamak için hazırlanmak zorundayız.
Kurumsal ya da bireysel olarak, “henüz vakit var” demeden, hemen şimdi adım atmalıyız.

Çünkü afetler, hazırlıklı olanlarla olmayanları acımasızca ayırırlar.
İyi yönetilen bir toplum, iyi yönetilen bir kurum, yalnızca olağan günlerde değil, kriz zamanlarında da kendini gösterir.

Unutmayalım: Afetler kader olabilir, ama kayıplar kader değildir.
Her kademede güçlü bir kurumsal yönetim, hazırlık ve dayanışma kaderimizi değiştirebilir.

(1) Turan Saka. TKYD Dergisi. 48. Sayı. Sayfa 14-18
(2) Beliz Kudat – Acar Baltaş. Liderler afetten sonra nasıl hatırlanacaklarını düşünmeli. HBR Türkiye. Mart 2023
(3) Sevgin Eke. Afetlere dayanıklılıkta kurumsal riski yönetebilmek. HBR Türkiye. 26.08.2024.

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
5 Yorum