Kurt Kanunu tartışmasına bir katkı...

Orhan Koçak, “Birikim”in Mayıs 2025 tarihli 433. sayısında “Marifet İltifata Tabidir” başlıklı yazısında Karar’daki “Kurt Kanunu kurtlar sofrasında yem olmuş” ve “Editörlük zor meslek” başlıklı yazılarımdan ilkinde “Ketebe”yi eleştirirken ikincisinde savunduğumu ileri sürerek bunu “ideolojik ve kişisel yakınlıklar”a bağlıyor ve bir “savrulma” örneği olarak ve “geri adım atma” olarak takdim ediyor. Öncelikle şunu belirteyim ilk yazımda Ketebe’yi, “Bu süreçte yazarın sağlığında yayımlanmış son baskılar temel alındı…” ifadesinden dolayı eleştirdim. Çünkü “yazarın sağlığında yayımlanmış son baskılar[ın] temel” alınmadığı açıktı. İkinci yazımda Ketebe’nin yayıncılıktaki katkılarını takdir ederek, Kemal Tahir’in “Kurt Kanunu”nda ‘tahrifat yapmadığını” ifade ettim. Koçak da bunları alıntılamış zaten. Ama alıntısı eksik! “Editörlük zor meslek” başlıklı ikinci yazımdaki “Hasılı Ketebe’ninki editoryal bir dikkatsizlikti ‘tahrifat’ değil!” cümlemi neden alıntılamadı bilemeyeceğim. Çünkü bu cümlemde Ketebe’ye eleştirimi sürdürdüm; ama tahrifat yapmadığını yazdım. Yine tekrar ediyorum: Ketebe’ninki bir ‘tahrifat/ sansür’ değildir. Hatta ilk yazımdaki Tekin Yayınevi’ne yönelik ifademi de düzeltiyorum; onunki de ‘tahrifat” veya “sansür” değil.

Neden değil?.. Çünkü Doç. Dr. Nuri Sağlam’ın da Orhan Koçak’ın da gözden kaçırdığı bir durum var da ondan. Sayın Sağlam, 01/05/2025’teki “Karar”da “Kurt Kanunu”nun Bilgi Yayınevi’nce 1972 yılındaki basılan ve 353-354. sayfasında bulunan kimi cümlelerin daha sonra Tekin Yayınevi, İthaki ve Ketebe tarafından basılan nüshalarda bulunmadığını, bunun bir ‘tahrif’ olduğunu ileri sürmüştü. Koçak da söz konusu yazısında “Kemal Tahir’in Kurt Kanunu romanının Bilgi Yayınevi’nden 1969 (mavi kapak) ve 1972’de (resimli kapak) çıkan ilk iki basımından sonra 1980’den bugüne kadar Tekin Yayınları, İthaki Yayınları ve en son da Ketebe Yayınları’ndan çıkan bütün baskıları tıpatıp aynı tahrifatla yayınlanmıştı…” cümlesiyle aynı iddiayı sürdürdü ve beni bu ‘net’ bilgiye rağmen “geri adım atmak”la suçladı. Oysa bu bilgi eksik!..

Koçak’ın dediği gibi Kemal Tahir hayattayken “Kurt Kanunu”, ilki 1969, ikincisi 1972 yılında olmak üzere Bilgi Yayınevi’nce iki kez basılmıştır. Romanın bir de yine Bilgi Yayınevi’nce basılmış 1975, 3. baskısı var. 1980 sonrasında ise Tekin Yayınevi, İthaki, Ketebe basmış… Burada sorun yok. Ancak eksik bilgi şu: Romanın Kemal Tahir hayattayken basılan 1969 baskısında, Doç. Dr. Nuri Sağlam’ın atıldığını iddia ettiği pasaj zaten yok!.. Yani Kemal Tahir 1969 baskısında o cümlelere ‘kendisi’ romanında yer vermemiş. Meselâ; 1969 baskısında, s. 394’te “Gerçek… Evet şimdi anladım. (…) çapraşık şeyleri...” cümlelerinden sonra “Gazeteler hani yazdılar ya…” şeklinde devam eder. Ama 1972 baskısında burası yazarca değiştirilmiştir: “-Bir an söyleyip söylememek…” (1972, 1975, s. 353) şeklinde devam eder. Sayın Sağlam’ın asıl iddiası, 1972 baskısının 354. sayfasında Kara Kemal’in öldürüldüğüne dair konuşmaların Tekin Yayınevi’nden itibaren yapılan baskılarda atıldığı idi. Doğru, ama eksik bilgi!.. Sağlam’ın atıldığını ileri sürdüğü ve Kara Kemal’in öldürüldüğünü ifade eden, 1972 ve 75 baskısında yer alan;

“-Şu demek…. Hiç kimsenin niyeti yoktu Kara Kemal Beyi mahkeme önüne çıkarmaya…

-Öyleyse…. Kendisine kıydığı da sakın doğru değil mi?

-Elbette doğru değil. Çok şeyler biliyordu Kara Kemal Bey…” (1972 ve 1975, Bilgi Yay., s. 354)

şeklinde devam eden pasaj, 1969’daki ilk baskıda yoktur! Yani yazar kitabının ilk baskısında böyle bir şey yazmamış zaten.

Bu, şunu gösteriyor: Kemal Tahir 1969’da basılan nüshada 1972’de birtakım değişiklikler yapmıştır. “Kurt Kanunu”nu Bilgi Yayınevi 1975’te, yazarın 1972’de yaptığı değişiklikler doğrultusunda 3. kez aynen yayımlanmıştır. Bilgi Yayınevi’nce yapılan 1969 baskısı da 1972 baskısı da, 1975 baskısı da -değişikliklere rağmen- Kemal Tahir’e aittir. Tekin Yayınevi ve sonrakiler,1969 baskısını temel almışlar, ama 1972’de yine Kemal Tahir’ce yapılan değişiklikleri göstermemişlerdir. Buna tahrif ya da sansür denmez! Çünkü 1969’daki ilk baskıda, atıldığı ileri sürülen diyalog zaten yoktur; çünkü yazara rağmen ve habersiz bir değiştirme söz konusu değildir!.. 1969 ve 1972’de basılan iki farklı nüsha da yazarın kaleminden çıkmıştır. Ama editoryal bir eksiklik var, o da yazarın yaptığı değişikliği sonraki baskılarda göstermemek!.. Zaten bu editoryal eksikliğe iki yazımda da işaret etmiştim. Konunun 12 Eylül darbesiyle falan da ilgisi yok bu durumda.

Sayın Koçak’ın edisyon kritik problemi dışında, “ideolojik veya kişisel yakınlıklar”, “bazı savrukluklar”, “muhafazakâr kesimin modernist edebiyata da ilgi duyan eleştirmenlerinden Prof. Alaattin Karaca”, “geri adım atmak”, “Herhangi bir meselede faturayı ‘milliyetçiler’e değil de ‘ulusalcılara’ veya ‘solculara’ veya ‘CeHaPe’ye çıkarmak”, “kalitesizlikleri savunmak veya görmezden gelmek” vb. ifadelerini ‘bilimsel değeri’ olmadığı ve tartışmaya bir ‘katkı’ sağlamayacağı için gereksiz görüyorum.

Belgelerle konuşmak en doğrusu…

YORUMLAR (14)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
14 Yorum